15 Temmuz: Katil Robotların Kanlı Kalkışması

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret BÜLBÜL’ün konuyla ilgili değerlendirmesini sunuyoruz....

1009817
15 Temmuz: Katil Robotların Kanlı Kalkışması

           Türkiye dışında yaşayanlar, kontrolden çıkan robotların, özel virüs verilerek kontrol altına alınan insanların ya da kendilerine özel bir misyon yükleyen sapkın tarikatların insanlık için oluşturduğu tehdidi ve buna karşı dünyayı kurtarmak için verilen kahramanca mücadeleyi sadece filmlerde izlemiş olabilir.

Türkiye, 15 Temmuz 2016’da tam da böyle bir olayı yaşadı. Devlete sızan, adına FETÖ denen, filmlerdeki gibi normal zamanlarda bebek yüzlü görünen ama virüs ya da emir verilince canavarlaşan sapkın bir dini inanış üyelerinin askeri darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret BÜLBÜL’ün konuyla ilgili değerlendirmesini sunuyoruz.

O gece ne oldu?

Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, devletin en önemli kurumlarına sızmış FETÖ üyeleri, ABD’de yaşayan sapkın dini liderleri Fethullah Gülen’den aldıkları talimatla, 15 Temmuz 2016’da askeri darbe yapmaya kalkıştılar. İçerideki adamlarının da yardımıyla bazı kamu kurumlarını ele geçirdiler. TRT, CNN Türk başta olmak üzere bazı radyo ve televizyonları işgal ettiler. Savaş zamanlarında bile bombalanmamış olan Meclis’i bombaladılar. Seçilmiş Cumhurbaşkanını ele geçirmek için bulunduğu yere operasyon düzenlediler. Bu olanlara karşı tüm Türkiye’de sokaklara dökülen milyonlarca insanın üzerine robotlaştırdıkları adamlarıyla ateş açtılar. Sivillerin üzerine ve sivil kurumlara savaş uçakları ile bomba yağdırdılar. İnsanlar tankların üzerine yürüdü, altına yattı.  Sonuç: Birkaç saat içinde yüzlerce şehit, binlerce yaralı…

Tüm dünyaya demokrasi dersi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine, Türk milletinin demokrasisini ve geleceğini kurtarmak için ortaya koyduğu mücadele filmlerde bile görülmeyecek kadar kahramancaydı. Tüm Türkiye’den milyonlarca insan sokaklara döküldü. Sivil halk, kamu kurumlarını ve askeri kurumları kuşattı. FETÖcü askerler, üzerlerine ateş etmelerine rağmen geri adım atmadı. O gece ben de sokaklardaydım. Benim de yakından tanıdığım insanlar, arkadaşlarım, insanlığın, mankurtlar, haşhaşinler, frenkeştaynlar ya da sapkın bir tarikat üyeleri tarafından esir alınmaması için hakka yürüdüler.

Türkiye daha önce de darbelere maruz kalmıştı. Ama ilk kez kendi halkına doğrudan saldıran, bu kadar kanlı bir darbe girişimi ile karşı karşıyaydı. Her düşünceden milyonlarca insan, darbe girişimine karşı haftalarca sokakta kaldı. Ülkesine, geleceğine, onuruna, demokrasisine, insanlığa sahip çıktı. Milyonlarca insan haftalarca sokakta kalmasına rağmen tek bir kargaşa, tek bir yağma, çalma olmadı, adeta karıncayı bile incitmedi. Türkiye’de sıradan insanlar, sivil halk, “en vahşi bir darbe girişimi en demokratik ve barışçıl bir biçimde nasıl önlenir?” Tüm dünyaya adeta uygulamalı olarak gösterdi.

1990’lı yıllarda Tiananmen meydanında, onurlu bir Çinli genç Çin tanklarının önüne durmuştu. Beyinleri kontrol altına alınmadığı için bu davranış karşısında Çinli askerler geri çekilmişti. Bu kahramanca hareketi tüm dünya medyası görmüş ve alkışlamıştı. Türkiye’de ise, sapkın dini inançları ile insanlıktan çıktıkları için, FETÖ üyeleri, tankları insanların üzerine sürdüler. Tek kişinin değil, bütün bir milletin kahramanca direnişini ise dünya medyası neredeyse görmedi. Uluslararası toplum tarafından da yeterince takdir edilmese de bu destan, bu onur, bu direniş, şahit olanlar tarafından asla unutulmayacaktır.

FETÖ nedir?

FETÖ’nün ne olduğu uluslararası toplum tarafından maalesef hala yeterince anlaşılabilmiş değil. FETÖ(Fethullahçı Terör Örgütü) üyelerini, liderine mesihvari bir inançla bağlayan, kendi sapkın dini inançları çerçevesinde bir dünya kurmayı amaçlayan bir örgüttür. Lideri seçilmiş bir kurtarıcı olarak görülür. Bağlıları da kendilerini seçilmiş olarak görür. Bu çerçevede tüm dünyayı “kurtaracak” bir inanışa sahiptirler. Bu amaçla bütün ülkelerde, bölgelerde, şehirlerde, mahallelerde imamları vardır. Liderleri Fethullah Gülen ise bir ülkeyi değil tüm dünyayı kurtaracak bir “kainat imamı” olarak kabul edilir. FETÖ terör örgütü bu nedenle küresel bir harekettir.

FETÖ, Üyelerini bu külte inandırmak için uzun ve zor bir eğitim sürecine tabi tutar. Bu süreçte üyeleri tamamen toplumdan soyutlanır. Özel ortamlarda, özel ritüellerle tamamen kendilerinin inandıkları ve bildikleri bir inanç ve dünya yaratılır. Bu süreçte üyeleri ağır ağır ailelerinden, içerisinde yaşadıkları milletlerin değerlerinden ve bir barış ve huzur dini olan islamın uzun yüzyıllar içerisinde oluşmuş genel yorumundan uzaklaştırılır. 1970’lerle başlayan hareket bir tarihe, geleneğe ve medeniyet perspektifine sahip olmayan köksüz bir hareket olduğu için üyeleri, bir süre sonra sadece kendilerinin bildikleri ve inandıkları bir sapkın inanışa sahip olurlar. Çocukları FETÖ okullarında okuyan aileler, biraz dikkat ederlerse, onların ağır ağır kendilerinden uzaklaştıklarını göreceklerdir.

Bir şekilde yeniden biçimlendirildikten sonra artık FETÖ üyeleri, özel, gizli ve kutsal bir misyona sahip olduklarını düşünen insanlara dönüşürler. Çok “kutsal” amaçları vardır. Bu amaçlara ulaşmak için kendilerine verilen en temel emir asla kendilerini açık etmemeleri, her durumda kendilerini gizlemeleridir. Kendilerini gizlemek ve amaçlarına ulaşabilmek için her türlü yöntem onlar için artık meşrudur. Çünkü bütün yapılanların meşrulaştıracak, sadece kendilerinin bildikleri ve inandıkları “kutsal” bir amaçları vardır. Bunun için her türlü inanışta, giyimde, davranışta, ideolojide görünebilirler. Hz. Mevlana’nın “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” felsefesinin tam tersi bir şekilde asla oldukları gibi görünmezler. Niyetleri farklı olduğu için de esasen göründükleri gibi de olmazlar.



Әlaqәli Xәbәrlәr